O da dünya sarhoşluğundadır, ona verilen zamanın biteceğini düşünemez.
İnsanlar; on günlük tatile gitmek için bir yıl boyunca ça lışırlar, para biriktirirler. Gidecekleri yeri iyice araştırırlar; aylar, haftalar öncesinden hazırlık yaparlar. Ceplerine orada kalacak kadar para koyarlar. Orada yetecek kadar kıyafeti bavullarına koyarlar. Gidecekleri yerin hava durumuna bakarlar, ona göre hazırlanırlar. Oysaki sonsuz yaşama gideceklerini bildikleri hâlde hiçbir hazırlık yapmazlar. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır? Ay’ın, Dünya ile Güneş arasına girmesine Güneş tutulması adı verilir. Allah ile insan arasına şeytani zihin girerse bu da akıl tutulmasıdır. Akıl tutulmasının diğer adı da gaflettir. Gaflet; zihninizin şeytan tarafından ele geçirilmesidir. Gafleti şöyle örneklendirebiliriz: Denizdesiniz, başınıza bir şey geldi ve boğuluyorsunuz. İnsan, o anda tatlı bir baygınlık hâli içine girer ama bu hâl biraz daha uzun sürerse boğularak ölür ve balıklara yem olur. Tek çare “uyanmaktır”. Gaflet bir de şöyle anlatılabilir: Dalgıçların bildiği “derinlik sarhoşluğu’’ diye bir şey vardır. İnsan; belli bir derinlikten sonra tatlı bir sarhoşluğun içine girip zihninde hayaller görmeye başlar, daha da derine inmeye teşebbüs eder. Aslında zihninde gördüğü, kayaların, balıkların peşinden gerçekmiş gibi gider; her şey gözüne güzel gözükür. Pembe balıklar, renkli kayalar görür; aklı başından gitmiştir. Tüpündeki havanın biteceğini düşünemez. Eğer birisi, onu “o halden’’ uyandıramazsa ölümü kaçınılmazdır. İnsan da tüpün içindeki oksijenin biteceğini düşünemeyen derinlik sarhoşluğunda olan dalgıç gibidir. O da dünya sarhoşluğundadır, ona verilen zamanın biteceğini düşünemez.kenan Kumkumoğlundan Alıntı