Dolar 32,3374
Euro 34,8108
Altın 2.390,60
BİST 10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Trabzon 15°C
Hafif Yağmurlu
Trabzon
15°C
Hafif Yağmurlu
Paz 15°C
Pts 16°C
Sal 19°C
Çar 19°C




















BİLİNMEYEN MEZRALARDA HAPS OLMUŞ İNSANLIK

BİLİNMEYEN MEZRALARDA HAPS OLMUŞ İNSANLIK
4 Mart 2024 13:56
153
A+
A-

NEVZAT AKSOY

Değerli okuyucularımız
herkese dua ve selamla yazıma başlıyorum.Top-lum olarak, insanlık ola-
rak, nereye gidiyoruz?Yö-nünü ve istikametini gerçekten sağlam bir zeminde sarf ediyor muyuz?Yoksa bir yaprak misali, rüzgarın hangi yönde gelirse gelsin savrulan bir toplum ve insanlık anını mı yaşıyoruz?
Bugün geldigimiz, aşama, insanlık olarak gerçekten, ne istediğimizi bilen
idraklı ve sağduyulu bir anlayış hakimiyetine sahip olmadığımız, ibresinde.Uyanmamız, ve silkelenmenin artık kaçınılmaz bir uyarı olarak önümüzde hayatın her safhasında bizlere uyarı veriyor.Hayat mı zorlaştı, geçinemiyor muyuz?Devlet ve millet olarak bir çatışma içersinde miyiz?Toplumsalcılıktan bireyselciliğe dümen mi
çevirdik, paylaşımcı ve milliyetçi ruhumuzu mu kaybettik? Neler oluyor bize?Uçsuz ve bucaksız bu kâinat, dünya bize dar mı geldi? Neden uyanmıyoruz?Neden paylaşmasını bilmiyoruz?Halbuki bu dünya herkese yeter.Nedir bu coğrafyada insanlığı ve toplumları bitiren ve birbirine düşman eden etken ne? Tükenen bir nesil, her gün biraz daha yokoluşa kayan bir dünya hayatı hiç mi bizi kamçılamıyor mu? Demek ki biz duyu organlarımızı kaybettik.Düşünme ve idrak etme şuurumuzu devreye koyamıyoruz. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın felsefesini kendimize bir pusula olarak vazgeçilmez bir anlayış olarak, görmemiz lazım.Gerçekten bugün dünyada, ve toplumda görülen aksaklıklar, biz insanlığın görmediği, ve kabul etmediği, yanlış ve doyumsuz, isteklerin bilinmeyen mezralara bizleri sürükleyici bir kulvarda zarar ve ziyanını yaşıyoruz.Uyanmamız lazım.Nereye gideceğimizi, ne istediğimizi bilmemiz lazım.Degerli okuyucularımız bu konuyu daha iyi anlamak için aşağıdaki bir hikaye ile süslemek istiyorum
RÜZGAR İLE YAPRAK
Rüzgar ile yaprak dost
oldular. Artık rüzgâr savurmuyordu yaprağı.
-“Söyle dostum, nereye istersen oraya götüreyim seni” dedi rüzgâr yaprağa.
Yaprak düşündü taşındı, aklına hiçbir şey gelmedi.
Tekrar sordu rüzgâr:

Hadi söyle seni istediğin yere taşıyayım.
Tekrar düşündü yaprak, aklına yine bir şey gelmedi…

“Bilmiyorum rüzgâr kardeş, aklıma hiçbir şey gelmiyor. Sen söyle ?” dedi.
Rüzgâr:

Gideceğin yeri bilmedikten sonra rüzgâr dostun olsa neye yarar… Savrulur gidersin!
dedi ve bildiği gibi esti tekrar. Yaprak yine savruldu…
Üstelik de bu sefer savuran dostuydu.

  • İnsanın bu dünyada ne istediğini bilmesi gerek. Bilmediğin zaman bir yaprak misali savrulursun oradan oraya.
    Savrulan bir dünya, bir ülke, bir insanlık geçmişten günümüze bize sürekli mesaj verdi.Halen uyanamadık, kendimize gelemedik, biz hatayı ve eğriliği kendimizde görmediğimiz için, hep başkalarında aradık durduk.Buda bize bilmediğimiz bir anlayışla kaybeden bir zamanın insanı olduk.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.