Gelincik Çiçeğinin hikayesi..
Gelincik Çiçeği..
Günümüzde gelinler her ne kadar beyaz gelinlik giyseler de, Türk mitolojisine göre gelinleri kırmızı renk sembolize ediyor. Baharda çayırları kırmızıya boyayan bu güzel çiçeklere de, renklerinden dolayı gelincik adı veriliyor.
Kimi zaman güzellikleri, kimi zaman renkleri, kimi zaman da sahip oldukları özelliklerle efsaneleşen gelincik çiçeği, Yunan mitolojisinde şöyle anlatılıyorlar:
Gelincik, uyku tanrısı Hypnos (hipnoz sözcüğü de buradan geliyor) tarafından insanlara uyku vermesi amacıyla yaratılmış. Günün birinde bereket tanrıçası Demeter uykusuzluk hastalığına yakalanıyor.
Aradan günler, haftalar, aylar geçiyor ve Demeter’in gözü bir an için de olsa kapanmıyor. Uykusuzluktan yorgun düşen bereket tanrıçası elden ayaktan düşüyor, yeryüzündeyse ne bitkiler yetişiyor ne de hayvanlar gelişiyor. Kıtlık başlıyor.
Bunu gören Hypnos yere bir tohum atıyor. Tohum büyüyor ve kırmızı çiçekler açıyor. Hypnos bu çiçekleri koparıp bereket tanrıçasına veriyor.
Tanrıça bu kan kırmızısı çiçeklerden yaptığı çayı içer içmez derin bir uykuya dalıyor. Deliksiz bir uyku çeken bereket tanrıçası, uykusunu alıp dinlendikten sonra uyanıyor ve bereket dağıtmaya devam ediyor.
Gelincikler de o gün bugündür, bereket ve uykunun simgesi haline geliyorlar.
Doğum yerleri Akdeniz olan gelincikler, baharda karşımıza çıkan ve belki de en fazla tanınan çiçeklerden biri. Bu güzel çiçeklerle ilgili ilk bilgilere günümüzden 3000 yıl öncesinde yapılmış olan Eski Mısır tapınak ve mezarlarında rastlıyoruz.
O günlerde güzelliğinin dışında çeşitli dinsel anlamlar da taşıdığına inanılan gelinciğin ilk resmiyse, bir Bizans prensesi olan Anicia Juliana’nın hazırladığı günlükte ortaya çıkıyor.
Tarihçi Homeros ise İlyada adlı eserinde, savaş alanında başı omuzuna düşmüş, ölmekte olan bir askerin görüntüsünü, gelinciğinkine benzetiyor.
Daha sonraki bir efsanede ise, Cengiz Han’ın bir savaş sırasında tüm düşmanlarını öldürerek etrafı kan gölüne çevirmesiyle, önceden beyaz renkli olan gelinciklerin daha sonra kan rengini aldıkları anlatılıyor.
Bu nedenle bazı bölgelerde gelincik, ölümün simgesi olarak da kabul ediliyor.
Tüm bu efsaneler ve simgesel zenginliklerden dolayı gelincikler resim, müzik ve edebiyatta sık sık karşımıza çıkıyor. Edip Cansever’in dizelerinde olduğu gibi…
…
gelincikler tek tek göründü mü çayırlarda
işi iş kasabanın
su yüzlü çocuğun işi iş
bir de poyraza döndü mü hava
başlar masmavi damarlar fışkırmaya yanaklarından
faytonların turuncu tekerlekleri
yansır gaz tenekeleriyle çevrili bahçelerde
asılı çamaşırlarından bir tutam çivit kokusu alıp gider
gelincikler tek tek göründü mü çayırlarda.
Yazan. Hasan Sağlam