Tarihi Sinop Cezaevi.
Bir dönem “Anadolu’nun Alkatrazı” tabiri ile de tanınan ve 1999 yılında kapatılan cezaevidir. 2000 yılında müzeye çevrilmiştir.
Üç yanı denizle çevrili tarihi cezaevi, kalın ve yüksek kale duvarlarının içinde yer alıyor.
Geçmişte antik döneme dayanan bu yapıda
pek çok ünlü isim gün saydı. Sinop Kalesi’nde konumlanan cezaevi, birçok şiirlere ve şarkılara konu oldu.
İç kalenin burçları 1560 yılından itibaren zindan oldu.
Sabahattin Ali, Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Ruhi Su bu cezaevinde yatmış ünlü isimlerden bazılarıdır.
Sabahattin Ali, “Aldırma Gönül” şiirinde bu binayı anlatmıştır.
Tarihi yapı, aşınan duvarlarında, paslanan parmaklıklarında, sessiz koğuşlarında, rutubet kokan zindanlarında adeta hüzünlü hikayeleri ziyaretçilerin kulaklarına fısıldıyor.
Tarihi yapı, “hüzün turizmi” kapsamında da ön plana çıkıyor.
Sinop Cezaevi, Cumhuriyet döneminde
en azılı mahkumların yanı sıra, ünlü yazar
ve edebiyatçıların da sürgün ve hapis yeri olmuştur.
Koğuşları şimdi sağır ve dilsiz.
Sinop fırtınalı bir deniz şehri.
Dalgalar hücrelerin duvarlarına vururdu.
Deniz kenarındaydı ancak bahçe duvarları
öyle yüksekti ki içerdekiler pencerelerden denizi göremiyordu.
Sabahattin Ali, şiirinin ilk dizelerini Sinop cezaevinde yazmıştır.Burada kaldığı süre içerisinde tarihi Sinop cezaevi ile ilgili birçok şiir ve öykü kaleme almıştır..
Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül, aldırma!
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma
Sabahattin Ali Saygıyla.
Yazan Hasan Sağlam