Fahrı koc Lisan’da Hiçbir Şey Tesadüf Değil
Ecdadımız Arapça öğrenmeye başlayan gençlerin eline verdiği ilk kitap olan Emsile’de örnek fiil olarak ‘Nesara=Yardım etti’ fiili kullanılır. Talebe kitap boyunca “yardım etti, yardım edecek, yardım eden, yardım edilmiş, yardım et, yardım edeyim…..” kelimeleriyle uğraşır. Talebenin düşünce ve gönül uzayı “yardım” kavramıyla dolup taşar.
Hz. Ömer (r.a.) Resûlüllah (s.a.v.)’in kabrini ziyaret eder. Kabri önünde bir bedevinin duâ ettiğini görür ve arkasında durup duâsını dinlemeye başlar.
Şöyle duâ etmektedir bedevi: “Yâ Rabbi! Bu senin Habibin, ben de kulunum. Şeytan da düşmanın. Eğer beni bağışlarsan habibin sevinir, kulun kazanır, düşmanın üzülür.
Beni bağışlamazsan habibin üzülür, düşmanın sevinir, kulun helâk olur.
Yâ Rabbi! Sen habibini üzmekten, düşmanını sevindirmekten, kulunu helâk etmekten daha cömertsin.
Yâ Rabbi! Araplar arasında asil insanlar vefat ettiklerinde kabri başında kölesini azat etme geleneği vardır. İşte âlemlerin efendisi vefat etti. Kabri başında Beni cehennemden âzât et”. Bunun üzerine Hz. Ömer avazı çıktığı kadar: “Yâ Rabbi! Bu Bedevi’nin Senden istediğini ben de istiyorum” diye bağırır.
Sakalı ıslanıncaya kadar hıçkıra hıçkıra ağlar. Bedevî dayanamaz ve
“Ey Müminlerin Emiri! Sen de mi ağlıyorsun!” der.
Merhametlilerin en merhametlisi olan Allah’ım!
Bizi de, ana-babamızı da, sevdiklerimizi de, üzerimizde hakları olanları da cehennemden âzât et.
Ya Rabbi! Biz de o bedevinin istediğini istiyoruz kabûl eyle Allah’ım..!
İngilizce eğitiminde ise en çok kullanılan örnek fiil “I have=Ben sahibim, ben aldım, benim” fiilidir.
Arapça fiil çekiminde çekim sırası üçüncü şahıstan başlar. “Ene” en sona bırakılır. İngilizce’de ise “I=BEN” herşeyin temelidir.
İngilizce’de cümlenin neresinde olursa olsun ” I = BEN ” cehennem kütüğü gibi büyük, iri yazılır.
Daha bizim çocukluk yıllarımıza kadar eskiler, birine bir şey verirken “Al” demezdi, “Alıver” derdi. Karşısındakini “Alma”nın kaba bencilliğinden kurtarmak için “Al” fiilini “Verme”nin inceliği, zarâfeti ve yüceliği içinde eritir “Alıver” derdi. Şimdilerde biz “Çay alıyoruz, duş alıyoruz, gelen misafirimizi koltuğa alıyoruz….”
Lisan’da hiç bir şey tesadüf değil.
Ali Kemal KASTAN