Yazar Adil Hacıömeroğlu: Nerden buldun yasası çıkmalı
NERDEN BULDUN YASASI ÇIKMALI
Türkiye’de yolsuzluk, sistemli ve örgütlü olarak hem halkı hem de devleti soyuyor. Yolsuzluğu, devleti soymayı, kamu mallarını talan etmeyi, kaçakçılıktan kazanılan paralarla ülkemizin en varsılı olmayı, rüşvet almayı alışkanlık durumuna getirenler, sistemli bir biçimde toplumumuzu kemiriyor gizlisi saklısı olmadan.
Hükümetler değişiyor, yolsuzluk ve hırsızlık değişmiyor. Üstelik giderek de cüretkârlığı artarak sürüyor kamuyu soygunculuğu. Bu kişilerin herhangi bir siyasal görüşü yok! “Giden ağam, gelen paşam” bakış açısıyla hangi parti gelirse gelsin onun içinde yuvalanmaktalar. Siyasal partiler iktidarlarını yitiriyor, ancak onlar hep iktidardalar. Bu kişiler; mevsime göre renk, esen yele göre yön değiştirmekteler. Bunlar sülük gibi, yapıştıkları yerden kopmuyorlar iyice kan emip semiriyorlar orada. Semirdikçe iştahları daha çok artıyor. Ne yazık ki asalakların, toplum ve insan düşmanlarının en büyük destekçileri siyasetçiler… Küçük siyasal çıkarlar, hesaplar yüzünden bu sülüklerin devletin, toplumun kanını emmesine göz yumuyorlar. Demek oluyor ki toplumsal temizlik, önce siyasal partilerden başlamalı.
ANAP’ın iktidara gelmesiyle ülkemizde yolsuzluk, ayıplı bir iş olmaktan çıktı. Rüşvet; devlet dairelerinde, belediyelerde olağanlaştı. Özelleştirme adı altında kamu kaynakları bir avuç azınlığa peşkeş çekildi. Liberalizmle üretici olmak, aşağılanır duruma getirildi. Ülkemizde üretenler adeta cezalandırılırken asalaklar baş tacı edildi. Kamunun her yanına yapışmış sülükler, korunup kollandı siyasetçilerce. Üretim hak ettiği değeri bulamayınca köyler boşaltıldı, sanayi kuruluşları tek tek kapatıldı. Ne yazık ki AKP döneminde birçok sanayi kuruluşunun kapısına özelleştirilerek kilit vuruldu. Çoğunun yerine AVM’ler, pahalı konutlar yapıldı. Böylece tüten bacaların yerini, beton yığınları aldı. Bazı sanayi kuruluşları da ne yazık ki ya kapandı ya da başka ülkelere taşındı.
AKP döneninde savunma sanayinin dışında gelişen sanayiden söz etmek zor. Savunma sanayinin temeli de Kıbrıs Barış Harekâtından sonra atıldı. ABD başta olmak üzere bazı batılı devletlerin ülkemize uyguladığı silah ve mühimmat satma ambargosu bizi zorunlu olarak ulusal savunma sanayisini kurmaya yöneltti.
Ülkemizde hızla varsıllaşan asalak zümrenin kazancının kaynağı nedense belli değil. Bunu sorup araştıran, merak eden de yok! Bir kişi ya da kurum varsıllaşırken ne kadar vergi ödediği belli değil. Oysa her yurttaşın vergi ödemesi başlıca yurttaşlık görevi. Hızla varsıllaşan kişilerden vergi alamayan hükümet, bütün vergi yükünü aylıkla çalışanlara, küçük esnafa ve tüketim mallarına yüklemekte. Bu da toplumuzdaki adalet duygusunu zedelemekte.
Devlet yöneticilerinin hızla varsıllaşan birine: “Bu değirmenin suyu nereden geliyor?” diye sorması gerekmez mi? Ne yazık ki bu soru sorulmuyor bir türlü. Halkın emeği, kamunun kaynakları soyulurken ve ülkemizin parası bir avuç kişinin cebine giderken devletimizin yöneticileri susuyor. Atalarımızın “Sukut, ikrardan gelir.” sözünün gereğini yapıyor hükümet. AKP, yirmi üç yıllık iktidarı boyunca yolsuzluklara, vergi kaçırmaya ses çıkarmaması ve hızla varsıllaşanların parasal kaynakları merak etmemesinin nedeni ne? Memleket soyulurken sessiz kalmak, bu soyguna göz yummak değilse nedir?
1980’den başlayarak ülkemizde yeni bir asalak sınıf oluştu. Bu sınıfı oluşturan, iş takipçileri… Bu kişilerin doğru düzgün bir işleri, meslekleri yok! İktidarda olan partinin üst kademedeki yöneticileriyle iyi ilişkileri var. Böyle olunca da bürokrasiyle aralarından su sızmıyor. Devletten iş almak isteyenlere, Ankara’da işi olanlara yardımcı oluyorlar. Yaptıkları işin karşılığı olarak da komisyon alıyorlar. İş takipçilerin diğer bir çalıma alanı da belediyeler… Hiç kimse niye sormaz bu kişilerin sabahtan akşama dek kamu kuruluşlarında niye dolaştığını? Bu komisyoncuların saklı gizlisi de yok! Teknoloji, iletişim gelişti. Bu nedenle iş takipçileri, görüştükleri siyasetçiler ve bürokratlarla çektirdikleri fotoğrafları sosyal medyada boy boy yayımlayarak güç devşirmekteler. Bu iş takipçilerinin lüks bir yaşamı var. Ancak kimse bu kazancın kaynağını merak etmiyor bile. Evet, bir kişi çalışmadan nasıl böylesi bir varsıllığa ulaşıyor? Ben merak ediyorum, ilgililer de merak etsin.
1998’de Ecevit öncülüğünde dönemin Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in hazırladığı ve TBMM’nin kabul ettiği kısacası “Nereden Buldun Yasası” niye uzun ömürlü olmadı. Neden, bu yasa daha sonra gelen hükümetlerce yaşama geçirilmedi de yolsuzluk, rüşvet, kaçakçılığa göz yumuldu. Ülkemiz, bu yasanın uygulanmaması yüzünden kara para cenneti durumuna getirildi. Ecevit hükümetinin kundaklanmasının nedenlerinden bir bu yasa mı acaba?
AKP, 2002’de iktidar olduktan sonra “Nereden Buldun Yasasını” uygulamadı? Bu yasanın uygulanmasını niye erteledi? Ardından 9 Ocak 2013 tarihinde, 4783 sayılı yasayla ülkemizde ekonomik adaleti uygulayacak, halkın soyulmasını önleyecek, devleti koruyacak bu yasa neden kaldırıldı?
“Nereden Buldun Yasası”nın ortadan kaldırılmasıyla meydan kaçakçılara, soygunculara, vergi yüzsüzlerine, halkı soyup soğana çevirenlere kaldı. Bu kişiler, varsıllaştıkça halk yoksullaştı. Böylece ülkemizin kaynakları bilinçsizce tüketildi. Bu durum devleti, halkı güçsüzleştirdi. Bu güçsüzleşmeyle ülkemiz yaşamsal sorunlarla karşı karşıya geldi. Bu durum, ülkemiz için önemli bir ulusal güvenlik sorunu. Bu konuda önlem alınmalı ivedilikle. “Nereden Buldun Yasası” yeniden çıkarılıp uygulanmalı. Unutulmasın ki bir tek Türkiye var. Ülke elden gidince ne hükümet ne de halk kalır.
Adil Hacıömeroğlu
20 Ekim 2025
