KANLA BESLENEN BARBAR İSRAİL
Değerli okuyucularımız herkese dua ve selamla yazıma başlıyorum.Siyonist ideoloji barbar, ve katil İsrail, Ortadoğu’da Filistine kural, nizam, hukuk, antlaşma, devletler hukuku, ve çoluk, çocuk, yaşlı, hasta demeden orantısız güç kullanarak o mazlum kardeşlerimize yıllar boyunca içindeki nefret, ve iğrençliği kusmaya bir türlü doyamıyor.Ettikleri barbarlıkları dur durak bilmeden, kuduz köpeği gibi insanlığa içindeki zehiri enjekte ederek, zalimliğin en üst seviyede sergileyen barbar bir kavmin iğrenç bir yüzünü dünyaya ziyan bir şekilde tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.Fakat dünyada 2 milyar nüfusa sahip, 60 müslüman ülkelerden oluşan İslam tebaası fiili olarak bir eylem, hareket görülmemesi müslümanım diyen insanlığa yakışmayan, İslam dininin cihat ruhundan kopuşun, sadece sözlü bir eylemin imanca en zayıf noktasını bizlere gösteriyor.
Müslümanlar bu Yahudi barbar İsrailin, Filistinli kardeşlerimize yaşattıkları kıyımı artık sözle değil, cihatla canla başla fiili olarak harekete geçip, Ortadoğu’daki sekiz buçuk milyon bir avuç İsraili tarihten silmenin zamanı gelmiştir ve de çok geç kalınmıştır.Allahın bu yüce İslam dinine tabi olan müslümanlar, Müslümanların Kudüs’te bulunan ilk kıblesi, en kutsal sayılan Mescidi Aksaya, ve abluka içinde olan Filistin’li kardeşlerimizin gözyaşları ve kan revan içindeki inlemeleri, İslam coğrafyasındaki müslüman din kardeşlerimize bir cihada bir çağrı, ve Cenabı Allah ‘in bir emridir.
Allah, bana küffara karşı cihad emretti. Ben bu ibadeti yerine getirdim. Zafer veya mağlubiyet beni alakadar etmez. O, Allah’ın bileceği bir iştir.”
(Ömer El-Muhtar)
Yukarıdaki hadiste nakl ettiği gibi bugün İsrailin yaptıkları zulüm yanında kar kalmamalı.Tüm İslam ülkeleri birleşerek artık bu Ortadoğu’daki insanlık dramını bitirmesi, hak ve adaletin, kan ve gözyaşının sonu için İsraile haddini bildirmek vazgeçilmez bir dinin, imanın gereğidir.
İsrailin tarihten ve haritadan silinmesi gerekir.Tüm Müslüman ülkeleri, birlik ve beraberliğe davet ediyor, sözlü eylem yerine, fiili eyleme cihada davet ediyoruz.Müslümanlara korku olmaz, ancak Allahtan korkulur.Rabbim İsraili helak etsin, Filistinli müslüman kardeşlerimize müjde yakındır.Allahın selameti tüm Müslümanlarının üzerine olsun.Zafer sonunda İslamındır.
Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren Siyonist barbar, İsraili bir tarih sahnesindeki kuruluş ve amacına bakarak düşmanımızı tanıyalım.
İsrail devletinin ne zaman , sosyal medyada birçok kullanıcı tarafından merak edilen ve sorgulanan konular arasında yer almaya başladı. Filistin ve İsrail arasında yaşanan savaşın ardından, İsrail devletinin ne zaman ve nasıl kurulduğu, Filistin devleti ile geçmiş dönemden günümüze ilişkileri araştırılıyor. Peki, İsrail devleti ne zaman ve nasıl kuruldu? İşte İsrail’in tarihçesi ve kuruluşu.
İsrail tarihi, modern İsrail Devleti’nin tarihini ve İsrail topraklarındaki Yahudilerin tarihini içerir. Modern İsrail’in coğrafi büyüklüğü Galler ülkesi kadar ya da Kosta Rika’nın yarısı kadar küçüktür. Devletin bulunduğu alan, kabaca, antik İsrail ve Yehuda Krallıklarının bulundukları yerdir.
İsrail’de konuşulan İbranicenin ve İbrahimi (Semavi) dinlerin doğduğu yerdir. Önce Yahudilik ve sonra Hristiyanlık, İslam, Dürzilik ve Bahailik inançlarına ait kutsal alanlar barındırır.
Çeşitli imparatorlukların egemenliği altına girmesine ve farklı birçok etnik unsura ev sahipliği yapmasına rağmen, Yahudi-Roma Savaşına kadar, antik İsrail ağırlıklı olarak Yahudi’ydi. Sonrasında, Galilee hariç, birçok bölgede Yahudiler azınlık olarak kaldı. Bölge 3. yüzyıl itibarıyla giderek artarak Hristiyanlaştı ve 7. yüzyıl fethinden 20. yüzyılın ortasına kadar Müslümanlaştı.
Roma fethinden sonra, Antik İsrail bölgesi, Kutsal Filistin Toprakları olarak adlandırıldı. 1096 ve 1921 yılları arasında, bölge, Hristiyan ve Müslümanlar arasında odak savaş noktasıydı.
Haçlı Seferlerinin bitiminden, 1917 İngiliz fethine kadar Mısır Memlük Sultanlığıdaki Suriye vilayetinin bir parçasıydı ve 1517 yılından sonra Yavuz Sultan Selim hükümdarlığındaki Osmanlı İmparatorluğunun bir parçası olarak kaldı.
19. yüzyılın sonlarına doğru, Avrupa’daki Yahudilere karşı zulüm, Siyonist hareketi doğurdu ve antik krallıkların bulunduğu, Filistin olarak adlandırılan bölgede Yahudilere ait bir anavatan kurulmasına yönelik uluslararası destek arttı.
Suriye’nin İngilizler tarafından fethedilmesinden sonra, I. Dünya Savaşını takip eden Balfour Deklarasyonu ve Filistin mandasının kurulmasıyla birlikte, Aliyah (İsrail topraklarına diaspora Yahudilerinin geri dönmesi) arttı ve bu da Arap ve Yahudi milliyetçiliğinin çakışmasından dolayı Arap-Yahudi gerginliğinin artmasına sebep oldu.
1948 yılında İsrail Bağımsızlığının ilan edilmesiyle, Avrupa ve Müslüman ülkelerden birçok sayıda Yahudi İsrail’e göç etti ve birçok Arap da İsrail’den göç etti. Bu göçler ileride daha büyük Arap-İsrail savaşlarına sebep olacaktı. Dünya’daki Yahudilerin yüzde 42’si günümüzde İsrail’de yaşamaktadır.
1970’lerden beri ABD, İsrail’in esas müttefiki oldu. 1979 yılında Mısır-İsrail Barış Anlaşması, Camp David uzlaşmasıyla imzalandı. 1993 yılında, İsrail, Filistin Kurtuluş Örgütü ile Birinci Oslo Anlaşmasını imzaladı ve 1994 yılında, İsrail-Ürdün Barışı imzalandı.
İsrail ve Filistin arasındaki barışı gerçekleştirme üzerine devamlı devam eden çalışmalara rağmen, savaş ve çatışma İsrail ve Filistin bölgelerinde devam etmekte ve uluslararası politikada ve iki bölgenin sosyal ve ekonomik yaşamlarında hissedilmektedir.
İsrail’in ekonomisi başlangıçta sosyalistti ve ülke 1970’lere kadar Sosyal-demokratlar tarafından yönetildi. Sonrası gittikçe kapitalizme ve market ekonomisine kaydı ama sosyal refah sisteminin bazı özelliklerini korudu.
Tarih boyunca çeşitli Yahudi devletler doğmuştur. Başlangıçta, Musa önderliğinde Mısır’dan çıkan İsrailoğulları Kenan topraklarına yerleşti. Uzun yıllar yan yana yaşayan İsrailoğulları’nın on iki kavmi birbirlerinden bağımsız olarak yaşıyordu. Dışarıdan gelen tehditler karşısında Şaul’un krallığı altında bu on iki kavim birleşip MÖ 1050’de İsrail Krallığı adında tarihte ilk defa bir Yahudi devleti kurdu.
Davud ve Süleymanın da krallığını yaptığı bu devlet, Süleyman’ın MÖ 930’da ölümünden sonra ikiye bölündü. Kuzeydeki on kabile Jeroboam önderliğinde İkinci İsrail Krallığı’nı kurarken, güneydeki iki kabile ise Süleyman’ın oğlu Rehoboam liderliğinde Yehuda Krallığı’nı devam ettirdi. İkinci İsrail Krallığı, MÖ 720’de Asur İmparatorluğu’nun işgaliyle son buldu.

Yehuda’nın varlığı ise MÖ 586 yılında Nebukadnezar önderliğindeki Babil İmparatorluğu’na yenik düşünce son buldu. Babillilerin bölgeyi fethiyle Kudüs Tapınağı yıkıldı ve Yahudiler bölgeden sürüldü. Tekrar geri gönderilen Yahudiler MÖ 140 ile MÖ 37 arası bağımsızlıklarını Haşmonayim Krallığı olarak ilan ettilerse de bu bağımsızlık uzun sürmedi ve Roma İmparatorluğu altında 70 yılına kadar özerk kaldılar.
132 yılında çıkan Bar Kohba İsyanıyla tekrar bağımsız bir İsrail devleti kuran Yahudiler iki sene sonra bu devleti kaybettiler. Tekrar bir Yahudi devleti kurma hayaliyle yaşayan Yahudiler bu rüyaları için yaklaşık iki bin sene beklemek zorunda kaldılar ve bu hayalleri 14 Mayıs 1948’de İsrail’in kurulmasıyla gerçekleşti.