Bir dostunuz olsun.
Hani, diyorum da, insanın gerçekten mükemmel bir dostu olsa…
“Ona”, şöyle, içine sindire sindire, kocaman
bir sarılsa…
Yüreklilikle söylediğiniz… ” Canım benim!.. dediğiniz…
Telefonda bile saatlerce konuştuğunuz,
sıcacık biri…
Cesur, sempatik, azimli, kararlı…
Arayan, soran, ”Seni özlüyorum” diyen biri…
Böyle bir canlı ile her şeyi konuşabilir, paylaşabilirsiniz…
Yanıltmaz!
Anlayışla karşılar her şeyi…
Hataları, günahları-sevapları, her bir şeyi konuşabilirsiniz onunla…
Bir arayış içinde olmanıza gerek yoktur.
O kendiliğinden çıkar gelir zaten.
Bir gün bakarsınız, kapınızda…
Bir de bakmışsınız sımsıcak sohbetler, derin konular, sırlar, paylaşımlar…
Kimseye söyleyemediğinizi, en yakınınıza anlatamadığınızı, geçmişteki İzleri, geleceğe dairlerinizi, sadece ona anlatır olursunuz…
Kadın, erkek farketmez.
Bir dost bulun! Ama gerçek olsun…
Aradığınızda işinizi değil, sizi soran,
Kötü gününüzde ev sahibi, iyi gününüzde kiracınız olsun…
Anlatsın, konuşsun, açık-seçik, korkmadan yaşasın. Güvensin!
Cinsiyeti olmasın! Bir kartal kadar haşin, bir maymun kadar şaklaban, bir ceylan kadar narin olsun…
Doğruları söylesin. Gözleriyle ve kalpten konuşsun.
Yaşasın!
Doya doya yaşasın, doya doya yaşatsın…
Beyninden değil, yüreğinden versin…
”Olsun varsın! paylaşırım.” desin…
Bir dostunuz olsun.
Sizi ve benliğinizdekileri paylaşsın…
Dost olsun!
Ama…
Gerçek bir dost.
Yazan HASAN SAĞLAM
Elinize yüreğinize sağlık üstadım, aynı havayı teneffüs edemesek de gönüller bir abi. Merhaba dostuz…