“RÜYA ÜLKESİ AMERİKA!!! GERÇEKTEN ÖYLE Mİ?”

Amerika’da yaşamak için, ya da Amerika’yı Türkiye ‘ye tercih etmek isteyen milyonlarca insan var.Evet Amerika ‘da yaşamanın bazı avantajları olabilir; Yaşam kalitesi ve standartları yüksektir. Ama, iyi eğitim almış ve iyi mevkilerde çalışan insanlar için. Eğitim alanında hem üniversite, hem de lisansüstü eğitiminde çok kaliteli dersler veriliyor. Dünyanın en iyi üniversitelerinden bir çoğu Amerika’da. Bu arada ülkemizde de eğitim alanında çok kaliteli üniversiteleri var. Lütfen bunu göz ardı etmeyelim. Bir çok ülkeden üniversite eğitimi almak için Türkiye’ye gelen binlerce öğrenci var.

Çok büyük ülke olmasına rağmen ve çok gelişmiş olmasına rağmen, Türkiye gibi sosyal devlet anlayışı yoktur.Ayrıca sağlık hizmetleri çok pahalıdır. Onun içinde sağlık sigortası şarttır. Oysa ki ülkemizde hemen hemen tüm sağlık giderleri bedavadır. Dünyanın en güçlü ülkesi dediğimiz koskoca Amerika’da Pandemi sürecinde halk tedavi edilmediği gibi kaderlerine terk edildi. İnsanlar sokaklarda rezil kepaze edildi. Resmen hayvan yerine konulup, ölmeleri beklendi. Bu dönemde Amerika,ülkemizden maske talebinde bulundu.
Düşünün koskoca Amerika vatandaşlarına maske bile tedarik edemedi.Sözde dünya devi!!!

Oysa ki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına sağlık alanında tüm imkanlarını seferber etti.Hem tam donanımlı hastane alanında, hem de tedavi için ilaç tedariki anlamında dünyanın imrendiği bir ülke oldu.Bunun yanında bir çok ülkeye hem tedavi anlamında, hem de maske tedariki açısından yardımcı oldu.Kısacası Türkiye bu bağlamda tüm dünyaya örnek bir ülke oldu.

Amerika dünyanın en büyük ve en gelişmiş ülkelerinden biri. Ama,gelgelelim Amerika’da her şey güllük gülistanlık değil.Örneğin işsizlik;
Son verilere göre Amerika’da tarım dışı istihdam artışı ekonomist beklentilerin oldukça altında, 210 bin olarak kaydedildi. İşsizlik oranının ise yüzde 4,6’dan yüzde 4,2’ye düştüğü görüldü. ABD ekonomisinde Kasım ayında tarım dışı istihdam artışı 210 bin oldu.

İnsanların rüyasını süsleyen Amerika’da enflasyon oranı kaçtır?

Son yıllarda enflasyon oranında artış olan Amerika’da kasım ayında yüzde 6,8 ile 39 yılın zirvesine yükselen tüketici enflasyonu, aralıkta yüzde 7’ye yükseldi.Tüm dünya, Amerika’nın tüketici enflasyon verilerini merakla bekliyordu.

Amerika’nın açıkladığı bu enflasyon rakamları son 40 yıl içerisinde en büyük orandir. Tabi ki bunda pandemi salgını etkileri ve sonrası dönemlere bağlı olarak para politikalarıda etkin rol oynadı.

Amerika Merkez Bankası (FED) , Amerika’da ki ortaya çıkan yüksek enflasyona karşılık para politikasını öngörülenden daha erken sıkılaştırabileceğini açıklamıştı.Ayrıca, önümüzdeki Mart ayı itibariyle faizlerin arttırılması gerektiği yönünde ifadeler kullanmıştı. Bakalım Amerika Merkez Bankası( FED) nasıl bir yol çizecek, nasıl bir karar verecek ve nasıl bir sonuç çıkacak?…

Şimdi konuyu başka bir yöne çekelim; Son zamanlar Amerika sürekli olarak para basıyor. Hem de karşılıksız olarak para basıyor. Yalnız, Merkez Bankasının sürekli olarak para basabilmesi o kadar kolay değil. Basılan paranın karşılığı kadar hazinede altına sahip olması gerekir. O yüzden de, devletler canı istediğinde serbestçe ve sınırsızca para basamamasının asıl ve temel nedeni bundandır. Ama, Amerika sürekli olarak para basıyor.Bakalım nereye kadar para basmaya devam edecek???

Amerika 1971 yılına kadar hazinedeki altının karşılığı oranındı para basıyordu.Yalnız daha sonra bu uygulamadan vazgeçildi.

Şimdi konuya açıklık getirelim; Amerika’nın karşılıksız para basmasının sonucunu ekonomik anlamda yorumlayalım; Karşılıksız para basmak, bir çeşit karşılıksız çek yazmaya benzer; Bir çek düşünelim. Ve çekte yazan miktar kadar paranın banka hesaplarında mevcut olması gereklidir.Ama, aksine hesaplarda para bulunmadığı zaman sonuç bellidir.

Kısacası bu çek karşılıksız bir çektir.Ve bu bir suçtur, dolandırıcıktır.Bu olayın bir sonucu olarakta tutuklanıp hapse atılmak bile olabilir. Amerika’nın karşılıksız para basması suç değil,ama karşılığı olmayan bir çek gibi bir durumdur.

Neyse, bizler ülkemizin geleceği için çalışalım. Bizler Türkiye ‘nin ekonomik anlamda nasıl iyi bir ekonomiye sahip olur düşüncesi ile hareket edip ,sürekli olarak üretilim yapalım. Ve dışa bağımlı olmaktan kurtulalım. Hem sanayi alanında, hem de tarım alanında tamamen kendine yetebilen bir ülke olalım. Tek çaremiz bu;

“KENDİ KENDİNE YETEN BİR TÜRKİYE “.

“TÜKETEN BİR ÜLKE DEĞİL, ÜRETEN BİR TÜRKİYE ”

“DIŞA BAĞIMLI BİR ÜLKE DEĞİL, TAMAMEN YERLİ ÜRETİME DAYALI BİR TÜRKİYE ”

Çünkü; Ne Amerika, ne de başka bir ülke…

“BİR CENNETİR BENİM MEMLEKETİM”

Saygılarımla!!!

Ayhan Yalçın

Paylaş

Paylaş