“BAŞARI TATLIDIR, AMA GENELLİKLE TER KOKAR “
Son yıllarda toplum olarak tamamen tüketim çılgınlığı yaşamaya başladık. Özellikle Covid-19 salgını ile başlayan gıda ve gıda dışı tüm ürünlerde korkunç boyutlarda tüketim çılgınlığına kaptırdık kendimizi. Hem de ne kaptırmak, sürekli tüketiyoruz. Lakin tüketime karşılık yeterli üretim yapmıyoruz.
Şimdi tüketim toplumu ne anlama geliyor ona bakalım;Tüketimcilik, tüketicilik veya alıcılık, hizmetler ve üretim sektörü ekseninde olmaktan ziyade boş zamanın ve üretilen malların tüketimi ekseninde örgütlü hale gelen ya da örgütlenen toplumları ve bu eylemi açıklayan sosyoloji terimi. Bu kavram sosyoloji içerisinde net bir açıklığa sahip olmasa da tüketimcilik çoğunlukla zenginliğin, bireyciliğin ve popüler kültür özelliklerinin arttığı, toplumsal sınıfların sınırlarının azaldığı toplumlarda görülür.
Maalesef millet olarak,tüketim toplumu olma lüksümüz yok. Asla olamayız da.Bizler ülke olarak üretmek zorundayız. Hiç bir toplum tüketime dayalı bir yaşam süremez. Toplumlar üretim yaparak ayakta kalır. İnsanoğlunun yaşaması için yeme içme zorunluluğu vardır.
Hayatın dengesi bu şekilde kurulmuştur.
Son yıllarda hem ülkemizde, hem de tüm dünyada yaşanan bir iklim değişikliği sorunu var. Ayrıca tüm dünyada büyük bir kuraklık yaşanıyor. Hatta ve hatta bir çok ülkede su sorunu var. Bir yandan kuraklık, bir yandan susuzluk derken, ileri günlerde tüm dünya ülkeleri üretim alanında büyük sıkıntı yaşayacak ve üretim yapamaz hale gelecektir. Bu sıkıntı İnsanoğlu için büyük bir felakettir. Bu durumu düşünmek bile korkunç bir senaryodur.
O yüzden de su kaynaklarımızı çok iyi bir şekilde kullanmak zorundayız. Kesinlikle israftan kaçınmalı ve su kaynaklarına sahip çıkmalıyız. Çünkü gelecek zaman diliminde su savaşları kaçınılmazdır. Gün gelecek su altından daha değerli olacaktır. Bunu bir kenara not edin lütfen!!!
Şimdi konuyu biraz daha farklı boyutlarda işleyelim; Bir çok ülkede olduğu gibi, ülkemizde gıda ihtiyacı olarak kendisine yetemez hale geldi; Çünkü çok tüketiyoruz. Ama üretim yeterli olmuyor. Yani üretim ile tüketim paralel gitmiyor. O yüzden de özellikli gıda ürünlerini ithal ediyoruz. Kısacası paramız yut dışına gidiyor. Bu konuda mutlaka bir çözüm üretmek şarttır. Hiç bir toplum üretim olmadan ayakta kalamaz. Yok olur gider…
Sözün kısası; Tüm ülke olarak hepimizin bir sorumluluğu vardır; Çiftçimiz üretim yapacak,tüccarlar üreticilerin ürettiği ürünleri tarladan ucuz fiyata satın almayacak.Yani çiftçimize para kazandıracak.Marketler satın aldığı ürünlerin fiyatlarını şişirdikce şişirmeyip, tüketicilere uygun fiyatlara ürün satacaklar.Bunların yanında devletimizde hem çiftçimize, hem de sanayicilerimize sahip çıkarak, ülke olarak top yekün bu sıkıntılardan kurtulacağız. Bunun başka bir çaresi yoktur.
Çünkü “Üretim olmadan tüketim olmaz ”
Ama bu lafla olmuyor; Çalışacağız. Hem de çokkk çalışacağız. Gece gündüz demeden sürekli çalışacağız. Çalışacağız ve başarılı olacağız. Başarı tatlıdır, ama genellikle ter kokar. Terleyelim, hem de çok terleyelimmm.Lakin ülkemizin geleceği için, refahı için terleyelim.
Saygılarımla!!!
Ayhan Yalçın