Unutmayalım ki, hepsi varsa biz de varız.
Diyelim ki
biz öldük, siz kaldınız.
Diyelim ki kurudu ormanlar,
nehirler, yuvalarında kuşlar.
Diyelim ki
ateş olup küller üfürdünüz memlekete.
Baktınız,
kalmamış yakacak tek bir ağaç,
sönmeyen ocak, akacak tek damla gözyaşı.
Sonra?
Geçip ortasına ölümün
düğün mü kuracaksınız?
Diyelim ki kurdunuz,
külden ağaçlar, uçmayan kuşlar,
ağıtlar, bu ziftli yaslar sarmışken toprağı
mutlumu olacaksınız?
Bize nasip bunca kalp ağrısından
size tatlı huzurlar kalır mı dersiniz?
Yazık!
Davaya ibadet diye diye
toprağına ihanet edensiniz.
Lakin unutmaz toprak, göreceksiniz.
Yakan, yıkan, bozan,
ölüm saçan ellerinizden ayırmayın gözünüzü.
Onlar boğacak sizi.
Yavaş ve acı içinde kesilecek nefesiniz,
henüz gelmeden eceliniz…
Yüzlerce yılda oluşan, içinde pek çok canlının barındığı ormanları yakmak ya da onlara özensiz davranmak insanlık suçudur.
Düşmanın bile olsa onun ağacını, ormanını yakma.
Bir gün düşmanlık biter ama yaktığın ormanı geri getiremezsin.
Dünya canlı cansız hepimizin evidir. Çocuklarımızın, torunlarımızın evidir.
Dünyada canlı cansız ne varsa, bu dünya hepimizindir.
Unutmayalım ki, hepsi varsa biz de varız.
Yazan Hasan Sağlam