Dolar 32,5681
Euro 35,0219
Altın 2.427,05
BİST 9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Trabzon 23°C
Az Bulutlu
Trabzon
23°C
Az Bulutlu
Cum 18°C
Cts 18°C
Paz 17°C
Pts 17°C




















Gerçek sevgi dokunmak değil yeşertmektir.

Gerçek sevgi dokunmak değil yeşertmektir.
30 Haziran 2021 16:24
1.209
A+
A-

Çiçekleri hep severim…
Ama hiç koparmam !
Benim olsun diye yerlerinden etmem onları.
Çünkü bilirim; koparırsam “benimle” olurlar ama “benim” olmazlar.

İşte size anlatacağım hikaye, tam olarakta burada başlıyor.
İsimlerini hikayenin sonunda vereceğim iki kardeşin hikayesi…

“İki kardeş ormanın içinden evlerine doğru giderken, daha önce hiç farketmedikleri gizemli bir yol ile karşılaşmışlar.
Yolun başına kadar gelen mis gibi çiçek kokuları, daha çok merak ettirmiş o yolun sonunda ne olduğunu onlara.
Muhteşem kokuların büyüsüne kapılıp girmişler yola ve yürümeye başlamışlar.
Yolun sonuna geldiklerinde, çiçeklerle dolu bir cennet bahçesinin içinde bulmuşlar kendilerini.
Daha önce o kadar çiçeği hiç bir arada görmemişler.
Bu sihirli bahçenin içerisinde gezerlerken kardeşlerden biri kırmızı bir gülün, diğeri ise beyaz bir papatyanın yanında buluvermiş kendini.
Kokularıyla başlarını döndüren bu çiçeklere aşık olmuslar adeta.
Gülün başında duran kardeşi daha fazla dayanamamış ve tutup koparmış gülü ellerine batan dikenlerine aldırmadan.
Dünyalar onun olmuş sanki.
Mutlulukla kardeşine dönmüş ve “Hadi hava kararıyor, gidelim artık buradan.” diye seslenmiş.
Kardeşi papatyasını orada bırakmış ve evlerinin yolunu tutmuşlar.
Yol boyu mutluluk gülücükleri saçmış etrafa gülü alan genç. Gülünü bir an olsun yanından ayırmamış.
Diğer kardeşi ise gece sabaha kadar uyuyamamış üzüntüsünden ve hep papatyasını düşünmüş.
Ertesi sabah uyanır uyanmaz papatyasının yanında almış soluğu. Güzelliğini izlemiş, kokusunu içine çekmiş ve suyunu verip tekrar evine dönmüş.
Her günü bu şekilde geçiyormuş artık ve her sabah bir öncekinden daha mutlu uyanıyormuş. Papatya da teşekkür edercesine gence her geçen gün daha da güzelleşiyormuş.
Bir gün yine papatyasının yanından mutlulukla dönerken evinin önünde kardeşini ağlarken bulmuş genç. Merakla yanına doğru yaklaşırken, kardeşinin avuçlarının içinde, kuruyan gülün yapraklarını görmüş…
Ve o an bir kez daha anlamış ki sevmek sahip olmak değilmiş.”

Gülü koparanın adı AŞK ” papatyasına kıyamayanın adı ise “SEVGI ” imiş.

AŞK ; sonunu düşünmez, dikenine aldırmaz, bencil, aceleci ve kısa ömürlüdür.
Lakin,
SEVGI; kendinden önce sevdiğini düsünür, sabırlı, vefalı ve uzun ömürlüdür.

İki kardeşin hikayesi de, aşkla başladı fakat yalnızca birinin ki sevgiyle devam edebildi.

Aşk gönüle düşen bir filizdir. Ve o filiz sevgiye dönüşebiliyorsa hakkını vermiştir.

Yani uzun lafın kısası;
Etrafınızda sizi sahipleniyormuş gibi yaparak güzelliğinizi solduran insanlar varsa onları bir daha gözden geçirin.

Çünkü hissetmektir, soldurmak değil gerçek sevgi dokunmak değil yeşertmektir, sana zarar verecek bir şey yapmamak uğruna kendi mutluluğundan vazgeçmektir.

Sizi gerçekten seven ve kıymet bilen insanlarla karşılaşmanız dileğimle.

Yazan Hasan Sağlam

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.