ÇOCUKLUĞUMU ÖZLÜYORUM.
Niyet mektubu çeken tavşanları,
Aşiyandan aşağı doğru koşanları,
Muhallebici de buluşan eski aşıkları,
Vita kutusuna çiçek diken teyzeleri,
Pazara file ile giden amcaları,
Vapurda on çeşit eşyayı beş paraya satan kadrolu seyyar satıcıları,
Özledim.
Durakta beklerken efendim nasılsınız diyenleri,
Hayat sokaklarında yalnız yürüyenleri,
Deri ceketli,
Favorili,
Koltuğunun altında kitabı parkalı
Delikanlı abileri
Abimi
Özledim.
TRT haber spikeri Jülide ablayı,
Günebakışcı Can abiyi,
Metin Kurtları, Cemilleri, Didiyi, Sanlı’yı
Dünya Kupalarında sanki bizim takımmış gibi içimizdeki Hollandalı yeni yetmeler ile Almancı’ların dalaşlarını
Sabahın beşinde ailecek kalkıp Muhammed Ali’nin maçını seyretmeyi,
Özledim.
Bir vuruşta patlayan lastik topları,
Miğdemizi bozan turşuları, leblebi tozlarını da özledim
Regulatörlü siyah beyaz televizyonu,
Çatıya çıkıp her gün düzelttiğimiz antenimizi,
Heyecanla beklediğimiz üç silahşörleri,
İspanyol paça pantolonumu,
Panter spor ayakkabılarımı,
Ara kadrodan bindiğim bisan bisikletimi,
Özledim.
Saray gazozlarını,
Yazlık sinemaları,
Delikanlım Tarık’ı
Fabrikatör Hulusi Kentmen’i ,
Fatma’nın Gözlerini,
Yeşilçamın avangard filmlerini,
Sami Hazinses’i,
Kötü adam Erol Taş’ı
Özledim.
Şenay’ı, Yeliz’i
Cem’i, Barış’ı ayrı
Özledim.
Sana yağını ekmeğime sürmeyi,
İçine kedi giren Murat 124 ile en büyük rakibi Anadol’u,
Yokuşu 10km hızla çıkan BMC kamyonları,
Elini verip kolunu kaptırdığın üstten sıkmalı çamaşır makinalarını,
Ekmeği bile çarpan tost makinalarını
Özledim.
Şimdi anlıyorum ki,
Ben
Dürüstlüğü
Samimiyeti,
İnsanlığı.
Yazan Hasan Sağlam