TAKSİM CAMİİ

Taksim camisinin açılışı yapıldı, sebep olan herkesten Allah razı olsun. Görevde olduğum dönemlerde o bölgede çalıştığım için, Taksim’de böyle güzel ve geniş bir caminin ne kadar gerekli olduğunu bilenlerdenim. Konuya sadece Cami ihtiyacı olarak bakıldığında, en anlamlı yerdir Taksim Camii. Hatta Ayasofya ile Çamlıca camiinden bile daha önemlidir.
Şu an hayatımın büyük kısmı Sultanahmet’te geçmektedir. Bütün namazlarını camide kılmaya özen gösterdiğim halde, Sultanahmet’te bir cami ihtiyacı hissetmedim. Ayasofya ile aramda 500 metre mesafe olmasına rağmen iki tane cami bulunuyor. Halbuki Beyoğlu’nda çalışırken bulunduğum kuruma mescit açmak zorunda kalmıştım. Cami silueti bile bulunmayan İstiklal caddesinde tek ve yakın olan Ağa Camii vardı ve bir buçuk kilometre uzakta idi.
Ayasofya camii yıllardan beri sağ jargonun Kızılelma’sı haline gelmekle, dini olmaktan çok siyasi bir hedefin aşılması olarak değerlendirilebilir. Çamlıca camisi de Boğazın en muhteşem görüntüsüne maneviyat yükleyen bir eserdir. Zaten etrafında yakın yapılaşma olmadığından daha çok ziyaretçilerin uğradığı bir camidir.
Taksim camisi, bu iki camiye göre oldukça elzem bir yapı olarak ibadet ihtiyacını da gideren güzel bir eserdir.
Müslüman ülkelerde cami yapılsın mı? Yapılmasın mı tartışması çok abestir. Konuşulması gereken burada camiye ihtiyaç var mıdır veya bulunulan yere hangi mimari uygulanmalıdır tartışması yapılması gerekir. Ancak her konu o kadar siyasi bir hal aldı ki, iktidar da muhalefette bundan nasıl siyasi rant elde ederiz hesabı yapmaktadır. Manevi konular dışında yapılan siyasi tartışmalar pek ilgi alanında değildir. Ama dini konuda yapılan güzellikler için, bir atasözü aklıma geldi. “ iyilik yap denize at, balık bilmezse, halık bilir.”
Sanal ortamda bu konu ile yapılan yorumlarda herkes kendine göre, ya eleştiriyor ya da abartıyor. Normalleşmeye aynen salgında olduğu gibi bir türlü geçemiyoruz. Geçmişte dış baskılardan yapamıyormuşuz falan. Haksızlık etmeye gerek yok, eskiden yönetimler cami yapmak gibi bir durumu icraat programlarına dahil etmez, tamamen Diyanetin bilgisinde ve Cami yaptırma ve yaşatma dernekleri ile sınırlı idi. Şimdi ise bazı cami inşaatları, esasta pek değişiklik olmasa da, usulde hükümetin icraat listesinde yer almaktadır. İslam dininde ibadetin mekanı yoktur, her yerde ibadet yapılabilir. Diğer inanç yapılarında ise mabet önemlidir. Bu sebeple maneviyat yapıları inançdan ziyade bir güç ve hakimiyet görüntüsü olarak ortaya çıkmaktadır. Günümüzün de en büyük sorunları arasında, muhteviyatın önünde algıların daha ön planda olmasıdır. Önemli olan bu binalara sadece sahip çıkmak değil, içlerini dolduracak birikimlerle yetişme anlayışını oturtacak manevi haz ve ahlak anlayışını ortaya koymaktır. Bu yapıların ziyaretgahtan ziyade, ibadetgah olarak idraklerde yer almalarını sağlamaktır.
Bir Romanya seyahatinde, Köstence’deki ecdadımızın yaptığı muhteşem camilerin harap halini görünce, insanın İslam değerleri ile donatılmasının, binalardan çok daha önemli olduğuna şahit oldum.
Netice itibarıyla yapılan bu tür eserlerin, siyasi gösteriler haline dönüşmeden, ihtiyacı olan yerlere ve herkesin sahiplenmesine imkan verecek şekilde, kimseyi ötekileştirmeden yapmak önemlidir. Ancak cami yapmak kadar, işsizlik ve ekonomik sıkıntılara çare bulmak da gerekir.

Paylaş

Paylaş