Dolar 32,3218
Euro 35,0717
Altın 2.279,78
BİST 9.017,54
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Trabzon 18°C
Hafif Yağmurlu
Trabzon
18°C
Hafif Yağmurlu
Cum 17°C
Cts 18°C
Paz 19°C
Pts 21°C




















USLUP VE USUL

30 Mart 2021 11:41
367
A+
A-

Küreselleşme ile beraber, örf adet ve gelenekler açısından öyle değişimlere maruz kalıyoruz ki, ordularla işgal edilmeyen yerler, zaman oluyor ki kültürel işgallerle büyük bir tahribata uğrayabiliyor. Herkesin bildiği bir anekdot vardır. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce, Birleşik Krallık Başbakanı William Ewvart Gladstone, kuranı Kerim’i göstererek “Bu kitabı Türklerin elinden almadıkça onları yenemeyiz” Bu düşünceyi eyleme geçirmek için binlerce senaryo sahneye konuldu. Bu gün gelinen noktada ise adımlarına yavaş yavaş yaklaştıklarını söylesek çok da abartmış olmayız.
Camilerimiz ve ezan sesi olmazsa, Avrupa şehirleri ile İslam coğrafyasındaki şehirler arasındaki farkı kestirmek zor olsa gerek. İnsan davranışlarında bazen yabancılara taş çıkartacak eylemlere şahidiz çoğu zaman. Komşuluk ilişkileri, saygı sevgi bakımından bizi dünyadan ayıracak pek fark kalmadı. Ahlak ve temizlik bizim hem inancımızın hem de kültürümüzün en önemli motifleri olmasına rağmen değerini yitirdi. Ancak Corona illeti sayesinde bütün dünya temizliğin erdemli yönlerini keşfetmeye başladı. Yıkama kültürünün yerini, silme kültürü almak üzereyken, gözle görülmeyen bir virüs, durun bakalım demeseydi, suya olan ihtiyacın farkındalığın dan uzaklaşacaktık.
Ahlak her toplumun kendi kültür parametreleri içerisinde algılanıyorken, bizim ahlak anlayışımız, İslam inancıyla yoğrularak mükemmel bir sentez haline dönüşmüştür. Türk milleti peygamber ahlakını kendi kültür değerlerinde ki numunelerini zirve kabul etmiş, mümkün olduğu kadar İslam ahlakını önceleştirmiştir. Öyle bir seviye oluşmuştur ki, peygamberin içinde yaşadığı toplum bugün onu, bizim kadar anlamaktan uzak kalmıştır.
Küreselleşmeye beraber toplumlar kendi değerlerinden tavizler verirken, İslam toplumları da menfi yönde değişimler yaşamaktadırlar. Sanayi devriminin Avrupa’da yaşanması ile üstünlük batılılara geçmiş, gelişen teknoloji ile kültür erezyonları, milletleri baskısı altına almıştır.
Artık madde mananın önüne geçmiş ve dünyayı etkisi altına almıştır. Bununla yapılacak en etkili mücadele, teknolojiyi kendi milli ve manevi değerlerimizle senteze dönüştürmek. Aksi halde başkalaşmanın yabancılaşmanın korkunç pençelerinde yok olup gideriz. Maddenin, manadan üstün tutulduğu toplumlar sağlıksız gelişmektedir. Her olayı fiyatla değerlendiren liberal ve kapitalist sistemler insanlara mutluluk getirmemiş aksine, modern kölelere dönüştürmüştür. Yardımlaşma, saygı ve sevgi içtimai hayatı düzenleyen en etkili değer olması gerekirken, insanlar birbirinden tebessümü bile esirgerken, herkesin bir fiyatı olduğu algısı toplumda hızla yayılmaktadır. Ekonomik yapının zayıflaması ve yönetenlerin, toplumun genelinden ziyade, yandaşlarla paydaş noktasına gelmesi, geleceği daha karamsar hale sokmaktadır. Osmanlı’nın yıkılış sürecinde, Fuzuli’nin “ selam verdim, rüşvet değil diye almadılar” sözü koca bir imparatorluğun yıkılış sürecindeki hızını anlamamıza yeter. Günümüzde rüşvetle ilgili söylentilerin çokluğu kafamızı bulandırmaktadır.
Çerkezköy kaymakamının koronavirüs denetiminde bir vatandaşa “ arka ayaklarını indir” demesi ile, meclis başkanının, “asgari ücretle milletvekilliği yapacak varsa gelsin” sözü, toplumumuzun geldiği noktayı çok iyi özetlemektedir. Halktan kopuk bir anlayış sergileyen yöneticilerin topluma vereceği fazla bir şey yoktur. Kendi ihtiras ve çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen insanlar gün gelecek yaptıklarıyla yüzleşmek zorunda kalacaktır. İlahi adalet böyle, üslubunu bozmayan, usule uygun davranan yöneticiler topluma umut verir. Güçlü olmak insanları zaptırapt altına almakla değil, sorunlarını çözmekle mümkün olur. Partilerin gurup toplantıları ekonomik ve sosyal problemlerin çözüm çarelerinden çok, birbirlerine karşı salvo atışlara sahne olmaktadır. Ne gariptir ki, her türlü ekonomik ve sosyal problemlerle boğuşmak üzere olan vatandaşlar, üretilen suni gündemlere alet olmakta, çözüm çarelerine değinmeyen siyasilere alkış tutmaktadır. Siyaset her gün bir gerginlik ve ötekileştirme ile ilgili yeni bir üslup geliştirmiş, halkın büyük bir kısmında buna alet olmakta, çaresiz durumunu kader olarak bilinç altına yerleştirmiş durumdadır.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
12 Haziran 2021 16:54
16 Şubat 2021 13:37
21 Haziran 2021 00:02
14 Temmuz 2021 03:06
4 Nisan 2021 14:41
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.