Eskide olsa, geçmişte de kalsa güzel günlerdi o günler.
Ne güzel zamanlardı…
Radyolarda kadife sesli sanatçılar…
Emel Sayın’lar, Samime Sanay’lar…
Bir ilkbahar sabahı güneşle uyanırdık.
“Benzemez kimse sana” derdi Müzeyyen Senar,
45′ lik plaklarda…
Yıldırım Gürses hayattaydı.
Leylaklar dökülüp güller ağlardı…
Ahmet Özhan’ın temiz yüzü aydınlatırdı televizyonları.
“Çok yakarmış güneşin solgunu,
Tanrım bu sonbahar vurgunu…”
Erol Evgin fiyakalı, Ajda Pekkan havalıydı..
Nükhet Duru rastık çeker,
Nilüfer, “Seni beklerim öptüğüm yerde” derdi.
Sevgiler ölümsüz, aşklar ömürlük
aşıklar vefâlıydı…
“Fikrimin ince gülü, Kalbimin şen bülbülü” şarkısını söylerdi sevdalılar birbirine…
Şimdi nerde o aşklar…
Nerde vefâyı anlatan şarkılar..?!
Zeki Müren dinleyen hangi sevgili terk eder..!
“Böyle bir kara sevda, kara toprakta biter” diye..
Eski günlerin eski olması için, zamanın geçmesi, dünyanın dönmesi yetmiyor.
Eski günlerini unutup yeni günlerini yaşamalısın. Çünkü bugünlerin yarın eski günlerin olacak.
Eski günler eski de olsa, eskide de kalsa her zaman güzel günler olarak kalacaktır.
Yazan Hasan Sağlam